İhracatta Navlunu Kim Öder? Felsefi Bir Bakış Açısıyla İhracatın Temel Sorunsalı Birçok insan, ihracat dünyasına dair ilk defa karşılaştığında navlun gibi terimlerle karşılaştığında, bu kavramları basit ticari unsurlar olarak görebilir. Ancak, bu meselenin felsefi derinliklerine inildiğinde, aslında bir takım etik, epistemolojik ve ontolojik soruların arkasında durduğumuzu görürüz. İhracatta navlunu kim öder sorusu, sadece ticari bir sorun olmanın çok ötesindedir. Bu yazı, ihracat ve navlun kavramlarını felsefi bir bakış açısıyla irdeleyerek bu soruyu daha derinlemesine tartışmayı amaçlamaktadır. Etik Perspektif: Kim Hak Ediyor? İhracatta navlun ödemek, yüzeysel olarak basit bir ticari yükümlülük gibi gözükse de, etik açıdan farklı bakış açıları doğurur. Navlun,…
6 YorumEnerji Dolu Anlar Yazılar
Yüksek İrtifa Ne Demek? Felsefi Bir Bakış Bir filozof olarak, her kavramın, kelimenin ya da terimin sadece yüzeyine bakmakla yetinmem, daha derinlere, anlamın özüne inmeye çalışırım. “Yüksek irtifa” ifadesi ilk bakışta bir dağcılıkla ya da fiziksel yükseklikle ilgili bir kavram gibi görünse de, aslında çok daha derin, felsefi bir boyuta sahiptir. İrtifa, sadece coğrafi değil, aynı zamanda düşünsel, varoluşsal bir yükselme durumunu da işaret edebilir. Bu yazıda, yüksek irtifayı bir felsefi perspektiften, etik, epistemoloji ve ontoloji açıdan inceleyeceğiz. Yüksek irtifa, hem fiziksel hem de manevi bir anlam taşıyan çok boyutlu bir kavramdır. Yüksek İrtifa ve Etik: İnsan ve Toplum Arasındaki…
Yorum BırakYasal Olarak İmza Nasıl Olmalı? Felsefi Bir Bakış İmza: Kimlik, Etik ve Bilgi Arasındaki Köprü Bir filozof olarak, dünya üzerinde her şeyin belirli bir anlamı, değeri ve işlevi olduğu düşüncesine sahibim. İnsanlar, toplumlarında sosyal ve hukuki anlaşmaları şekillendirirken, bir imzaya başvururlar. Ancak, bu basit görünen eylemin altında çok daha derin felsefi anlamlar yatar. İmza, sadece bir adımdan ibaret değildir; kimliğimizin, değerlerimizin ve inançlarımızın somut bir temsilidir. Yasal bir bağlayıcılığı olan bir imza, yalnızca bir onay değil, aynı zamanda etik, epistemolojik ve ontolojik bir sorumluluğun da göstergesidir. Peki, yasal olarak imza nasıl olmalıdır? İmzanın hukuki, etik ve felsefi boyutlarını derinlemesine inceleyerek,…
8 YorumOrjinal Baskı Nedir? Toplumsal Yapıların ve Kültürel Pratiklerin Bir Yansıması Bir araştırmacı olarak, toplumsal yapıların ve bireylerin etkileşimlerini anlamak her zaman ilgi duyduğum bir konu olmuştur. Bu etkileşimler, yalnızca insanlar arasındaki ilişkiyi değil, aynı zamanda kültürel üretimlerin nasıl şekillendiğini de anlamamıza yardımcı olur. Orjinal baskı, bu kültürel üretimlerin bir örneği olarak, sadece sanatsal bir değer taşımakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal normların, cinsiyet rollerinin ve kültürel pratiklerin bir yansımasıdır. Orjinal baskı nedir? Sadece bir sanat formu mu, yoksa toplumsal ve kültürel anlamlar taşıyan bir araç mı? Bu sorulara cevap ararken, orjinal baskının toplumsal yapılarla olan ilişkisini ve nasıl bir kültürel ifade…
8 YorumKamulaştırma Bedeli Neye Göre Belirlenir? Veriden Duyguya, Masanın İki Yakasından Bir Bakış Aynı manzaraya iki farklı pencereden bakmayı sevenlerdenim. Bir yanda “rakamlar konuşsun” diyen objektif ve veri odaklı bir yaklaşım; diğer yanda “bu toprağın bir hikâyesi var” diyen duygusal ve toplumsal etkileri gözeten bir bakış. Kamulaştırma bedeli neye göre belirlenir? sorusunu, bu iki pencereyi yan yana koyarak konuşalım; hem akıl hem gönül bir masada buluşsun. Temel Çerçeve: “Kamulaştırma Bedeli Neye Göre Belirlenir?” Sorunun Kısa Yanıtı Kamulaştırma bedeli, kural olarak taşınmazın kamulaştırma tarihindeki gerçek (piyasa) değeri esas alınarak saptanır. Değer; taşınmazın cinsi (arsa, arazi, yapı), konumu, emsal satışlar, gelir potansiyeli (tarım…
Yorum BırakKamer Vakfı Ne İş Yapar? — Küresel ve Yerel Perspektiflerle Kadın Mücadelesine Dair Merhaba sevgili okur; bu yazıyı seninle sohbet eder gibi yazmak istiyorum — çünkü Kamer Vakfı meselesi salt kurum meselesi değil; kadınların, toplumların, kültürlerin kesiştiği bir yaşam öyküsü. Bir yandan Doğu ve Güneydoğu’nun sokaklarından yansıyan zor görüntüler, diğer yanda evrensel hak mücadelelerine dâhil olan direnç örnekleri… Gel birlikte Kamer’in kim olduğunu, neler yaptığını ve nereye gidebileceğini konuşalım. Kamer Vakfı’nın Doğuşu: Yerelden Evrensele Açılan Kapı Kamer Vakfı’nın temelleri, 1990’ların ortalarında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kadına yönelik şiddet ve töre cinayetleri sahneleriyle haşır neşir olmuş toplumsal durumlarında atıldı. Hazırlık süreci…
8 YorumPKK Kurucusu Kimdir? Siyaset ve Güç İlişkileri Üzerine Derin Bir Analiz Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzen Üzerine Bir Siyaset Bilimci Bakışı Güç, toplumsal düzenin en temel yapı taşlarından biridir ve siyaset biliminde her şeyin merkezinde yer alır. Bir toplumun yönetim biçimi, devletin kurumları, ideolojiler ve vatandaşlık anlayışı, güç ilişkileri üzerinden şekillenir. Bu ilişkiler, toplumsal yapının ve bireylerin hakları, özgürlükleri ve katılım biçimlerini etkileyerek, bazen toplumda derin kırılmalara yol açabilir. Bu kırılmalar, bazen radikal hareketlerin doğmasına zemin hazırlar; bunlardan biri de, 1980’lerin başlarında Türkiye’de kurulan PKK (Kürdistan İşçi Partisi) hareketidir. PKK’nın kurucusu ve lideri, Abdullah Öcalan’dır. Ancak Öcalan’ın liderliği yalnızca bir…
2 Yorum“Ordunun adı neden Ordu?” Tarihin, dilin ve yerel anlatıların kesiştiği bir isim Bir kıyı kentinin iki adı: Kotyora’dan Ordu’ya Karadeniz’in sahilinde yer alan Ordu, antik çağ kaynaklarında Kotyora olarak geçer; MÖ 7. yüzyılda Miletosluların kurduğu bir liman yerleşmesi olduğu sıkça aktarılır. Yerel kurumların yayımladığı özetler, kentin erken evresini bu adla anarken, “dağın eteğindeki yerleşim” gibi halk etimolojilerinin de dolaşımda olduğunu belirtir. Bu tarihsel arka plan, modern şehrin tek bir medeniyetin değil, farklı kültür akışlarının ürünüyken yeniden adlandırıldığını gösterir. :contentReference[oaicite:0]{index=0} “Ordu” kelimesinin izinde: Saraydan karargâha, karargâhtan şehre Türk dillerinde ordu sözü çok katmanlı bir geçmiş taşır. Kaşgarlı Mahmud’un aktardığı kadarıyla “ordu”,…
Yorum BırakLimnologiya Elmi Nedir? Suyun Sessizliğinden Devletin Derinliğine Bir Siyaset Bilimi Okuması Toplumsal Düzenin Suları: Bilimden İktidara Bir Akış Bir siyaset bilimcinin gözünden dünya, akışkan bir düzendir. Güç, tıpkı su gibi; şekil değiştirir, yön bulur, bazen taşar, bazen çekilir. İşte bu yüzden Limnologiya Elmi — yani göllerin, durgun suların ve iç ekosistemlerin bilimi — sadece doğayı anlamakla ilgili değildir. Aynı zamanda toplumsal düzenin metaforudur. Su, bir toplumun iktidar ilişkilerini anlatır: kim kontrol ediyor, kim paylaşıyor, kim dışarıda bırakılıyor? Limnoloji, suyun dengesini incelerken, siyaset bilimi de gücün dengesini inceler. Bu iki alan, görünenden çok daha derin bir düzlemde buluşur. Durgun Su mu,…
Yorum BırakKendini Gözlemleme Nedir? Toplumsal Aynada Bireyin Sessiz Devrimi Bir sosyolog olarak insan davranışlarını incelerken fark ettiğim en derin olgulardan biri, bireyin yalnızca dış dünyayı değil, kendisini de gözlemleme biçimidir. Bazen bir toplu taşıma aracında otururken insanların birbirini nasıl süzdüğünü, kimi zaman bir sohbet sırasında ses tonlarımızı nasıl ayarladığımızı izlerim. Bu küçük anlar, kendini gözlemleme dediğimiz kavramın toplumsal yaşamda nasıl içkin olduğunu gösterir: İnsan, yalnızca toplum tarafından gözlemlenen değil, aynı zamanda kendini o toplumun bakışıyla izleyen bir varlıktır. Kendini Gözlemleme: Toplumsal Aynanın İçinde Bir Benlik İnşası Kendini gözlemleme, bireyin kendi davranışlarını, düşüncelerini ve tepkilerini dışsal bir gözle değerlendirerek anlamlandırma sürecidir. Ancak…
Yorum Bırak