Bir Filozofun Gözünden: John Graff Gerçek mi? Gerçekliğin Sınırlarında Bir Düşünsel Yolculuk Bir filozof için her soru, varlığın anlamına atılan bir adımdır. “John Graff gerçek mi?” sorusu, yalnızca bir karakterin varlığını değil; insanın gerçeği nasıl algıladığını, neye inanmayı seçtiğini ve bilginin sınırlarını da sorgular. John Graff ismi, hem “Gözcü” dizisinin gizemli atmosferinde hem de modern insanın hakikat arayışında yankılanır. Bu yazıda, John Graff’ı yalnızca bir karakter olarak değil, felsefi bir simge olarak ele alacağız. Çünkü bazen bir karakterin “gerçek” olup olmadığı, bizim gerçekliği nasıl kurduğumuzun aynasıdır. — Epistemoloji: Ne Biliyoruz ve Nasıl Biliyoruz? Epistemoloji, yani bilgi felsefesi, “ne biliyoruz?” sorusuyla…
Yorum BırakEnerji Dolu Anlar Yazılar
Gül Kurusu Nasıl Saklanır? Bir Filozofun Bakış Açısıyla Felsefenin özü, gerçekliği ve varoluşu anlamaya çalışmakla şekillenir. Her şeyin geçici olduğu bir dünyada, bizlere güzellikleri, anları ve hatta nesneleri nasıl muhafaza edebileceğimizi sormak, derin bir felsefi sorudur. Bu bağlamda, gül kurusu gibi bir objenin saklanması, sadece fiziksel bir eylem değil, aynı zamanda zaman, değer ve anlam üzerine düşünmeye davet eden bir süreçtir. Gül kurusu nasıl saklanır? Bu basit görünen soruya, etik, epistemolojik ve ontolojik bakış açılarıyla yaklaşmak, hem günlük hayatın sıradanlıklarından hem de yaşamın derinliklerinden anlamlar çıkarabilir. Etik Perspektif: Güzelliğin Saklanması ve Değeri Bir objeyi, özellikle de güzellik taşıyan bir objeyi…
Yorum BırakGül Böreği İçin Yufka Kaça Bölünür? Varlığın, Bilginin ve Ahlâkın Katmanlarında Bir Felsefi Yolculuk Bir filozof için yufka, yalnızca hamurun inceltilmiş hâli değildir; varlığın, bilginin ve eylemin bir metaforudur. “Gül böreği için yufka kaça bölünür?” sorusu, ilk bakışta mutfakla ilgilidir; ancak derinlemesine düşünüldüğünde, bu soru varlığın bölünebilirliği, bilginin sınırları ve etik eylemin ölçüsü üzerine kadim bir tartışmayı da içinde barındırır. Bir filozofun gözünde yufkayı bölmek, yalnızca pratik bir işlem değil, aynı zamanda evreni anlamlandırmanın bir biçimidir. Ontoloji: Yufkanın Varlığı Üzerine Varlık, “ne vardır?” sorusuyla başlar. Peki bir yufka var mıdır? Yoksa o sadece bizim kavramsallaştırdığımız, geçici bir biçim midir? Ontolojik…
Yorum BırakDas Kapital Neyi Savunur? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Derin Bir Yolculuk Bazı kitaplar vardır ki sadece bir fikir değil, tüm bir dünyayı değiştirme gücüne sahiptir. Karl Marx’ın Das Kapital’i de bunlardan biri. Farklı bakış açılarını merak eden, konulara tek yönlü değil çok boyutlu yaklaşmayı seven biri olarak seni bu yazıda davet ettiğim şey, sadece bir ekonomi kitabını anlamak değil; insanlık tarihinin en tartışmalı fikirlerinden birine birlikte yolculuk etmek. Marx’ın Büyük Sorusu: Emek ve Sermaye Arasındaki Çatışma 1867’de yayımlanan Das Kapital, yüzeyde bir ekonomi eleştirisi gibi görünse de aslında çok daha derin bir meseleyi tartışır: emek ve sermaye arasındaki yapısal eşitsizlik.…
Yorum BırakGöz Tembelliği Kaç Yaşında Başlar? Bir Antropoloğun Gözünden Görmenin Kültürel Anatomisi Bir antropolog için insan bedeni yalnızca biyolojik bir yapı değil, aynı zamanda kültürel bir metindir. Her organ, her hareket, her ritüel — bir toplumun dünyayı nasıl gördüğünün, nasıl anlamlandırdığının bir yansımasıdır. “Göz tembelliği kaç yaşında başlar?” sorusu ilk bakışta tıbbi bir merak gibi görünse de, aslında derin bir kültürel okumaya kapı aralar. Çünkü görmek yalnızca gözle değil, kültürle de öğrenilir. Gözün Tarihi: Görmenin Antropolojisi İnsanlık tarihi boyunca “görmek” hep bir güç metaforu olmuştur. Antik Mısır’da Ra’nın Gözü koruyucu bir sembol olarak kullanılmış, Anadolu’da nazar boncuğu kötü bakışlardan korunmanın yolu…
Yorum BırakGövde Neresi Olur? Tarihin Aynasında İnsan Bedeninin Anlamı Giriş: Bir Tarihçinin Gözünden Bedenin Hikâyesi Bir tarihçi için “beden”, yalnızca biyolojik bir gerçeklik değil; çağların ruhunu yansıtan bir aynadır. Arşivlerde dolaşırken, antik heykellerin biçiminde, ortaçağ metinlerinin kelimelerinde, modern bilimin formüllerinde hep aynı sorunun yankılandığını duyarım: “Gövde neresi olur?” Bu soru, yalnızca bir anatomik merak değil, aynı zamanda insanın kendini tanıma çabasının ifadesidir. Çünkü tarih boyunca beden, hem bir varlık alanı hem de bir anlam sahası olmuştur. Gövde, bu bütünün merkezinde yer alır — hem taşıyıcı hem temsil edici bir öz. Antik Dönemlerde Gövde: Ruhun Kabı mı, Tanrısal Düzenin Parçası mı? Antik…
Yorum Bırak“1854 Shl kethüdası” diye bir şey yok: Arama motoru efsanesini değil, tarihi konuşalım Biraz sert başlayacağım: “1854 Shl kethüdası ne demek?” diye sorup birbirini kopyalayan sitelerin cevabını okuyanlar, tarihten çok SEO çöplüğüne bakıyor. Bu tuhaf kısaltmanın ardında iki ayrı kurumun—şehir kethüdası ile şehremini/Şehremaneti—bilerek ya da bilmeyerek birbirine karıştırılması var. Gelin bu sis perdesini kaldıralım; çünkü yanlış terimler, yanlış tarih üretir. “Shl”, muhtemelen “şehir”in uydurma bir kısaltması; kastedilen unvan “şehir kethüdası”dır. Bu ise belediye başkanı değil, devlet–halk arasında özellikle mali işlerde aracı bir yerel temsilcidir; 1854–55 reformlarıyla kurulan Şehremaneti/şehreminilikle eşitlemek anakronizmdir. ([TDV İslâm Ansiklopedisi][1]) “Kethüda” nedir, ne değildir? “Kethüda” Farsça kökenli…
Yorum BırakCandela Hangi Dil? Bir Sözcüğün Köklerinden Bilimin Kalbine, Oradan da Geleceğin Ekranlarına Kısa cevap: Candela bir dil değildir. Latinceden gelir; bugün İtalyancada doğrudan “mum” demektir, İspanyolca ve Portekizcede farklı anlam gölgeleri taşır. Aynı zamanda SI’daki ışık şiddeti biriminin adıdır. Hepimiz günlük hayatta kelimelere birer etiket gibi davranırız; “işte bu şu anlama gelir” deyip geçeriz. Ama bazen bir kelime, tıpkı bir prizmaya düşen ışık gibi ayrışır, farklı alanlarda bambaşka renklere bürünür. Candela tam böyle bir sözcük: dilbilimden kültüre, fizikten kullanıcı deneyimine kadar uzanan beklenmedik bir yolculuğu var. Hadi gel, arkadaş arasında sohbet eder gibi bu kelimenin peşine düşelim. Candela hangi dil?…
Yorum Bırak1 Kg Kanatta Kaç Tane? Gerçek Hayattan Örneklerle Lezzetli Bir Merakın Peşinde Hepimizin aklına bir noktada gelmiştir: “Acaba 1 kilo kanatta kaç tane var?” Belki evde misafir ağırlarken doğru miktarı almak için, belki de mangalda pişirilecek kanatları planlarken… Bu basit gibi görünen soru, aslında mutfakta plan yaparken büyük fark yaratabilir. Bugün bu merakın peşine düşüyor, hem sayılarla hem de gerçek hayattan örneklerle kanat dünyasının lezzetli detaylarını keşfediyoruz. Kanadın Anatomisi: Sadece Bir Parça Değil, Üç Ayrı Lezzet Öncelikle tavuk kanadının tek bir parça olmadığını bilmekte fayda var. Bir kanat aslında üç bölümden oluşur: Drumette (but kısmı): En etli ve doyurucu bölümdür.…
Yorum BırakKuzgun Zeki midir? Bir Ekonomistin Bakışıyla Akıl, Kaynak ve Rasyonalite Ekonomi bilimi, en temelde kıt kaynakların etkin kullanımı üzerine kuruludur. Her seçim, bir fırsat maliyeti doğurur. Bir ekonomist olarak, doğanın dengesine baktığımda, kuzgunun zekâsı bana piyasanın görünmez elini hatırlatır. Çünkü kuzgun da tıpkı insan gibi, kaynak kıtlığıyla karşı karşıya kaldığında rasyonel seçimler yapar, fırsatları değerlendirir ve geleceği planlar. Peki, bu durumda kuzgun sadece bir kuş mudur, yoksa doğanın en tutarlı mikroekonomistlerinden biri mi? Doğada Bir Piyasa: Kaynaklar, Stratejiler ve Fırsat Maliyetleri Ekonomik sistemlerde her aktörün amacı, faydasını maksimize etmektir. Kuzgunlar da bu anlamda “piyasa aktörleri” gibi davranır. Besin bulmak, yiyeceği…
Yorum Bırak